Ibis Hotel ve Novotel markaları, Avrupa'nın en büyük konaklama şirketi Accor bünyesinde hizmet veriyor. Kayseri Novotel & Ibis Hotel, Gaziantep Novotel & Ibis Hotel tesislerinde, Novotel’in Diyarbakır, Trabzon ve Karaköy tesislerinde, Ibis Hotel’in Adana, Bursa, Esenboğa, Esenyurt, Şişli, İstanbul West, İzmir ve Bakü olmak üzere toplam 15 lokasyonda can ve mal güvenliği için EEC ile iş birliği tercih ediliyor.
Tesislerin tümünde Yangın Algılama Sistemi ve çoğunluğunun CCTV İzleme Sistemlerinin kurulum ve bakım hizmeti EEC tarafından yürütülüyor.
Otellerimizin inşaat sürecinde bulunmuyordum. Sistemi kuracak firmanın tercihini ben yapmadım. EEC partnerliği, yatırımcımızın seçimidir. Accor’un sektörüne liderlik edebilen firmalarla çalışmaya özenli bir düsturu vardır. Benim EEC ile birebir temasım yoktu. Eski iş deneyimlerimden dolayı sektörde önemli bir yeri olduğunu biliyordum.
Firma adı fark etmez. Biz asıl aldığımız hizmete bakarız. Ufak problemlerimizde çözüm odaklı karşılık alabiliyor muyuz, sistemlerimiz sağlıklı çalışıyor mu bunları değerlendiriyoruz. Biz gerçekten bakım ve satış ekibinizin desteğini görebiliyoruz. Bugün bile Karaköy tesisimizde bir talebimiz olmuş. Normalde personel gün detayı sözleşmemizde farklı olsa da özel bir destekle çözüm sunmuşlar.
İlk olarak yangın algılama sistemimizin paneli ve yazılımı avantaj yaratıyor. Ekibimizin rahat kullanımına uygun bir yapısı var. Panelin çok kurcalanması taraftarı değiliz ama bazen müdahale gerekiyor. O müdahaleyi ise ilk kullanıcı dediğimiz güvenlik arkadaşlarımız yapıyor. Güvenlik ekibinin, teknik ekibimiz kadar eğitimi ve bilgi birikimi olmadığını düşünürsek sistemin basit bir yapısı olması bize büyük avantaj sağlıyor.
Sistem, durumu ekranda detaylı gösterdiğinden teknik ekibe net bilgi aktarılmasını sağlıyor. Noktasal bilgi verdiği için alanı direkt bulabiliyoruz. Bu önemli. Neye yarar ki derseniz? Elbette hiç olmasın ama oldu da kötü bir olay yaşanırsa, yangının noktasını bilmek, gidip müdahale edebilmek, maddi zararları geçtim can kaybını önlemek adına çok çok önemli. Binada riskli noktalardaki insanlara müdahalemizi kolaylaştırıyor.
İkincisi en ufak riskli durumu dahi algılayıp anında uyarı vermesi güzel. Bunu sağlayamayan sistemler de gördük. EEC’nin algılama sisteminden kaçmıyor. Sistem yeni kurulmuş ama hakikaten hızlı uyumlanıyor. Cihazlarda bir sıkıntı olsa onarımı çok kolay oluyor. Son olarak söylemem gereken pahalılar.
Gaziantep’teki toplantı odamızda, camın mercek etkisi sebebiyle masadaki kâğıdın tutuşturması ile perdelerin yakınında oluşan önemli bir riski, sistem hızlı bildirdiği için önleyebildik. Hatta Gaziantep depreminde çok acayip bir durum oldu. Binaların sallanmasından dolayı ortalık toz duman oldu. Alev yoktu elbette ama sistem o tozu dumanı algılayıp alarma geçtiği için biz odalarımızdaki hasarı da tespit ettik. Cihazların çalışma hassasiyetini gördük. Sistemin güvenirliğinden yana rahatız.
EEC, hakikaten ekibi sistemlerde uzmanlaşmış ve işini iyi bilen bir firma. Accor’un önceliği de bu düzeyde firmalarla yürümek. Çünkü adamlar işi senden daha biliyor. Bu da onun uzmanlık alanı. Her problemde bir çözümle gelebiliyor. Taleplerimizin bugüne kadar çözümsüz kaldığı olmadı. Örneğin, Eskişehir ve Ankara bölgeden sorumlumuzun en son talebinde satış ve bakım ekibiniz anında tüm ekiple bir toplantı ayarlayıp durumu yoluna koydular.
Açıkçası hizmet ve uzmanlık anlamında gerçekten tavsiye ederim. Bir de “maliyetleri seni aşabilir” de derim. Çünkü bütçe de kritik bir kriter.
Marka bazlı düşünürsek, bazı modellerimiz eskidi bile ama sistem tıkır tıkır işliyor. Fayda açısından kullandığımız markaya en yüksek puanı veririm. Kalite açısından bizim için herşey gayet yolunda.
Sistemden beklentimiz “yangını algıladığında bir de direkt söndürseydi tam olurdu” diyeceğim. Şaka bir yana, beklentilerimizi cevapsız bırakan eksik bir özelliğe ben şahit olmadım. Ekibimizden de hiç böyle bir geri bildirim almadım.
Accor çalışanı olarak değil, şahsen söyleyeceğim. Fiyatlara kalite açısından bakınca olması gereken seviyede. Sonuçta bu firma bir hizmet sunuyor ve bunun belli bir bedeli var. Ayrıca ülkede hakikaten yüksek enflasyon durumu var. Bu anlamda herkes haklı. Ancak hizmet alan firma olarak yorumlarsam işin düşünülmesi gereken bir bütçesi de var. Bu bütçelerin tabii çok çok üzerinde kalıyor.
Örneğin Türkiye’de asgari ücret iyileştirmeleri oldu. Fransa’dan onay almadığımız için biz onları öyle uygulayamadık. Yine de EEC ile bir orta yol bulabildik. Karşılıklı iyi niyetli müzakerelerle durum tekrar tekrar değerlendirilebiliyor. Bu çok güzel bir durum. Eminim EEC de tedarikçileri ile aynı durumu yaşıyordur. Fakat yapacak bir şey yok. Sonuçta bu iş ortaklığından memnunuz, onlar da memnun. Bu memnuniyeti korumak için bir ortasını buluyoruz.
Taleplerimiz bugüne kadar hiç uzamadı. Yakın zamanda Ankara ve Karaköy’de yaşanan durumlarda, ekibimin “EEC’den gelmediler, açmıyorlar, sen arar mısın bize dönmüyorlar” gibi bir yorumu hiç olmadı. Bana sonuç bilgisi geliyor, “sorun çözüldü” deniyor.
Kurulum dönemiyle ilgili yönetici ekiplerimizden hiç olumsuz bilgi almadım. Senaryo ile ilgili sorun bile denilemeyecek bir konu vardı, bir toplantı ile sonuca bağladık. Bazı yerler belki bizden veya işin öncelik sürecinden atlanmıştı, onu da birlikte çözebildik.
Hatta yatırımcımız Akfen’in Genel Müdür Yardımcısı Vedat Bey ile teknik işlerle ilgili son görüşmemizde bir yorumundan örnek vereyim. Tuzla’daki tesisle ilgili “yine EEC ile mi yürüyeceksiniz” diye sorduğumda “bu binalar yapılırken bizi hiç üzmeyen bir firma, tahminen onlarla ilerlenebilir” demişti. Bütçe planlaması herhalde yıl sonunu bulur. Gerektiğinde yatırımlar tarafından Okyay Bey detaylar için irtibata geçecektir.
Satış ekibinizin kurduğu diyalog sayesinde şu an bu sohbeti yapabiliyoruz. Sürekli iletişimdeyiz. Biz onlara ulaşmasak bile onlar mutlaka bize ulaşıyorlar.
Teknik ekibinizden de şimdiye dek çözüm alamadığımız hiçbir durumumuz olmadı. Karaköy’deki Erman arkadaşım daha bu sabah “EEC burada, şöyle bir işlem yapacaklar, problem yok” diye haber verdi.
Otellerdeki yönetici ekibimden fazlasıyla destek alıyorum. EEC ekibiyle birebir muhatap olmaları için irtibatı sağlıyorum, kalan süreci onlar yönetiyor. Bizlerin sadece resmi değil, samimi bir ilişkimiz de olduğu için eğer EEC hakkında olumsuz bir gözlemleri olsaydı mutlaka o geri bildirimi bana ulaştırırlardı.
Misafirlerimizin can güvenliği bu kapıdan girdikleri andan itibaren bizim sorumluluğumuzda. Tesisimizde yangın veya başka bir güvenlik sorunu için endişe yaşamamalılar. Doğal afetleri bir yana bırakarak konuşacağım ki onun için de deprem dayanım vb. belgelerimizi sunabiliyoruz.
Bu sistemler yasal önceliklerden ziyade aslında insani açıdan çok kritik. Misafirimizin “burada güvendeyim” hissiyle başını o yastığa rahatça koyabilmesi bizim için çok hassas. Bunu sağlayan da yangın algılama sistemimiz. Bu anlamda sistemin düzenli çalışıyor olması benim için son derece önemli.
Sahip olduğumuz sistemlere güvenemiyorsak yandık demektir. Tereddüt yaşatıyorsa can güvenliğim açıkta demektir. Buraya ailece çocuklarıyla gelen insanlar var. Katlarda bir sıkıntı olsa haberimiz olmaz. Bırakın işi gücü, kanuni yaptırımları vicdani anlamda çok zor bir konu. Eğer ben sisteme güvenemiyorsam ve o işi sağlıklı yapamıyorsam o güveni de kimseye veremem. Çünkü gelen misafir veya çalışan ekibimizin fark etmez güvenliğini sağlayabilmek için sistemlerimden yana şüphem olmamalıdır. Bu cevaba göre de EEC’yi tercih etme sebebimiz ise eşittir sıfır risk. Olay bu!