Maçı yetenek kazandırabilir ama şampiyonluğu getirecek olan takım oyunu ve zekadır.
Michael Jordan/NBA oyuncusu
Herkes takım oyunundan söz ediyor. Takım oyunu olmazsa başarı zor, takım olamazsak sürdürülebilir bir işletme olamayız vb. Peki işletme yöneticileri ve çalışanları hiç kendilerine soruyorlar mı “Biz gerçekten takımı oyunu oynuyor muyuz ya da oynamak istiyor muyuz?”
Önce takım çalışmasının ne olduğunun altını çizelim. Takım çalışmasının pek çok tarifi olmakla birlikte çok sevgili dostum, kişisel gelişim uzmanı Ahmet Şerif İzgören’in tanımı benim en beğendiğim tanım; ortak değer kavramlarına sahip, aynı hedefe odaklanmış, birbirini anlayan ve yaptıkları işi sonuçlandırma becerisine sahip gruplar birer takımdır.
Takımı oluşturan faktörler, takımı teşvik etmenin yolları, takım olma süreci gibi ayrıntılara burada girmeyeceğim, belki ileride değiniriz. Ancak takım çalışması açısından iki önemli konuyu vurgulamak isterim. Bunlardan birincisi takım çalışmasını öldüren etkenler, diğeri ise Türk ve Batılı şirketlerin takım oyununa yaklaşımları.
Sahte görüş birliği, bir türlü çözülemeyen kişisel sorunlar, yaratıcılıktan uzak kalıplaşmış takım toplantıları, gerçekçi olmayan beklentiler, ortak bir hedefin olmaması, takım liderinin yetersizliği, takım üyelerinin birbirine güvenmemeleri, takım içi iletişim eksikliği, kimi zaman ortaya çıkan takım içi gruplaşma ve en önemlisi müşteriyi unutmak söyleyebileceğimiz en önemli etkenler.
Türkiye’de faaliyet gösteren işletmelerle Batılı işletmelerin takım çalışmalarına yaklaşımı arasında önemli farklılıklar bulunmaktadır. Bu farklılıkların nedenlerinin neler olabileceğini sorgulamanızı öneririm.
İşe yaklaşım açısından, Türk şirketleri duygusal davranırken, batılı şirketler mantık yolunu tercih etmektedir.
Planlama yönünden, Türk şirketleri daha çok kısa vadeli planlamalar yaparken, Batılı şirketler uzun vadeli planlamalarda bulunmaktadır.
Günlük hayatımız açısından, Türk şirketleri hep aceleci davranışlar sergilerken Batılı şirketler sakin kalmayı başarmaktadır.
Yönetim yönünden, Türk şirketleri lider odaklı iken, Batılı şirketlerin tercihi takım odaklı yönetim yönündedir.
İş dışı ilişkiler açısından, Türk şirketlerinde içten davranışlar, Batılı şirketlerde mesafeli ilişkiler söz konusundur.
Motivasyon yönünden, Türk şirketlerinde kısa süreli yüksek motivasyon gözlenirken Batılı şirketlerde düşük ancak uzun süreli bir motivasyon gözlenmektedir.
Projenin ele alınışı açısından, Türk şirketleri projeye 100 m koşusu gibi bakmakta, Batılı şirketlerde bu durum adeta bir maraton şeklinde olmaktadır.
Görev dağılımı yönünden, Türk şirketleri adama göre iş, Batılı şirketler ise işe göre adam ilkesini uygulamaktadır.
Düşünme biçimi açısından, Türk şirketlerinde bütünsel, ilişkiye dayalı bir yaklaşım; Batılı şirketlerde ise detaycı ve teknik bir yaklaşım söz konusu olmaktadır.
Kurallar açısından, Türk şirketlerinde çiğnenebilir; Batılı şirketlerde mutlaka uyulmalı anlayışı egemendir.
Uygulamalar yönünden, Türk şirketleri daha çok taktiksel bakarken, Batılı şirketler stratejik olarak konuya yaklaşmaktadır.
Yaratıcı fikirler açısından, Türk şirketlerinde yüksek ölçekte, batılı şirketlerde ortalama düzeyde yaratıcı fikirler gözlenmektedir.
Liderler Türk şirketlerinde oldukça baskın karakterde gözlenirken, Batılı şirketlerde düşük etkili görülmektedir.
Birbirinize duyduğunuz sevgi kazancınızdan daha önemlidir. İş birliğiniz makine parkınızdan, güler yüzünüz CRM yazılımınızdan, bilginiz bilgisayarlarınızdan çok daha değerlidir*.